Asayiş Kazandı Demokrasi Kaybetti 12 Eylül 1980 Darbesi
12 Eylül 1980 yılında gerçekleşen ve etkileri bugüne kadar gelen askeri darbenin 40. yıl dönümü. Açtığı yaralar ve ülkede sebep olduğu değişiklikler ile hala kanlı bir trajedi olarak hatırlanıyor. 27 Mayıs darbesi ve 12 Mart muhtırasından sonra Tsk’nın sivil idareye 3. müdahalesi aynı zamanda Bayrak Hareketi olarak da biliniyor. Birden fazla sebebi ve çeşitli sonuçlarıyla 12 Eylül darbesinden 40 yıl sonra neler yaşandığını tekrar hatırlayalım.
Siyasi İktidarsızlık
1973 yılından beri sağlıklı ve istikrarlı bir hükümet kurulamaması en önemli nedenlerden birisi. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel arasında sürekli değişen iktidar ülkenin kötü olan durumunu daha da kötü hale getiriyordu. Mart 1980 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün hizmet süresi doldu. 114 tur seçim yapılmasına rağmen 12 Eylül darbe gününe kadar bir Cumhurbaşkanı seçilememesi verilebilecek en önemli örneklerden sadece bir tanesi.
Ekonomik Darboğaz
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in yaptığı “70 Cent’e muhtacız.” gibi o açıklamalar o günlerin ekonomik durumu özetler nitelikte. Hali hazırda soğuk savaşta olan dünyada bir de petrol krizi ve diğer ekonomik krizlerden Türkiye’de hayli etkileniyordu. Dış ticaret açığı ve döviz sıkıntısı sebebi ile büyük sıkıntılar yaşanmaktaydı. Stokçuluk, uzun gıda ve ihtiyaç kuyruklarıyla bu durumdan en çok etkilenen halktı.
TSK’den Darbe Sinyalleri
27 Aralık 1979 yılında Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, dönemin Cumhurbaşkanı Korutürk’e gönderdiği uyarı mektubunda darbenin gelebileceğine dair ilk sinyalleri verdi. Mektupta şu ifadeler kullanıldı:
“Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin bugünkü hayati sorunları karşısında siyasi partilerimizin bir an önce, millî menfaatlerimizi ön plana alarak, anayasamızın ilkeleri doğrultusunda ve Atatürkçü bir görüşle bir araya gelerek anarşi, terör ve bölücülük gibi devleti çökertmeye yönelik her türlü hareketlere karşı bütün önlemleri müştereken almalarını ve diğer anayasal kuruluşların da bu yönde yardımcı olmalarını ısrarla istemektedir.”
Adım Adım Yaklaşan Darbe
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakanlık Müsteşarı olan Turgut Özal‘dan yeni bir ekonomik istikrar programı hazırlamasını istedi. 24 Ocak kararları olarak anılan bu program açıklandı fakat ne yazık ki ülkede ki karışıklık durmadı. Alevilere karşı başlayan Kahramanmaraş olaylarında 150’yi aşkın kişi hayatını kaybetti. Çorum’da çıkan siyasi ve dini sebepli olaylarda 57 kişi hayatını kaybetti. Fatsa’da Devrimci Yol örgütünün adayının belediye seçimlerini kazanması üzerine yönetimde belli değişiklikler yapıldı. Kenan Evren bölgeye giderek yaptığı incelemeler sonunda 11 Temmuz günü Nokta Operasyonunu başlattı. Bölge kaymakamı görevden alınırken 300 kişi göz altına alındı. Gazeteci Abdi İpekçi, Emniyet Müdür Cevat Yurdakul ve eski Başbakan Nihat Erim gibi yüksek profilli ve sayamayacağımız bir çok suikast düzenleniyordu. Öğrenci hareketleri ve işçi grevlerinin yanında silahlı örgütlenmelerin sebep olduğu silahlı çatışmalarda darbeyi tetikleyen en büyük sebeplerdendi. 6 Eylül Günü Konya’da yapılan Kudüs’ü Kurtarma Yürüyüş ve Mitingine 100 bine yakın fazla kişi katıldı. Eski alfabe ile yazılı tabelaları ve “şeriat gelecek vahşet bitecek” ya da “dinsiz devlet yıkılacak elbet” gibi sloganlar atıldı. Bu mitingin de darbe sürecini hızlandırdığı düşünülüyor.
12 Eylül 1980 Saat: 03:00
12 Eylül 1980 gece saat 03:00’da darbe bildirisi okundu. Saat 5:30’da ise Bülent Ecevit, Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan’a askerler tarafından Uzunada ve Hamzakoy’a gönderildiler. Siyasi partiler kapatıldı ve darbeyi yapan Milli Güvenlik Konseyi tarafından atanan Bülent Ulusu Başbakan oldu ve bakanlar kurulunu kurdu. Ülke 13 sıkıyönetim bölgesine ayrıldı ve uzun süre sıkıyönetim devam etti. 1983 yılına kadar yönetimde bizzat kalan Milli Güvenlik Konseyi’nin ve aynı zamanda ülkenin de başında Kenan Evren vardı. İlk idam edilen Necdet Adalı oldu ardından Mustafa Pehlivanoğlu. Yargıtay iki defa kararı bozmasına rağmen Milli Güvenlik Konseyi kararı ile 17 yaşındaki Erdal Eren‘de idam edildi. 230 bin kişi yargılandı onlarca kişi idam edildi, vatandaşlıktan atıldı ya da işkencelere maruz kaldı. Raporlara göre 171 kişi işkenceden hayatını kaybetti. Filmler, şarkılar ve şarkıcılar, gazeteler sakıncalı oldukları için yasaklandı. 300 gazeteciye 3 bin yılın üzerinde hapis cezası verildi. 39 ton dergi ve gazete sakıncalı oldukları gerekçesiyle imha edildi. Siyasi hayat sivilleştikten sonra bile darbenin etkileri ve darbe korkusu geçmedi. Yakın tarihe kadar mecliste asker bulunması bunun en önemli örneklerinden sadece biri.
Sivil Yönetime Geçiş
1982 yılında yapılan referandum hem anayasa değişikliği için hem de cumhurbaşkanlığı seçimi içindi. %92 oy alarak kabul edilen referandum sonucunda 82 Anayasası kabul edildi ve Kenan Evren Cumhurbaşkanlığı görevine devam etti. 31 Mayıs 1983’te siyasi partilerin kurulmasına tekrar izin verildi fakat kapatılan partilerin hiç birinin geri açılmasına müsaade edilmedi. 6 Kasım 1983 yılında genel seçimler düzenlendi fakat siyasi yasaklıların hiç biri bu seçime katılamadı. Seçimi kazanan Anavatan Partisi başkanı Turgut Özal Başbakan seçildi.
Darbenin Yargılanması
Darbeden 30 yıl sonra 12 Eylül 2010 tarihinden düzenenlenen Anayasa referandumunda ise darbecilerin yargılanmasını engelleyen yasa kaldırıldı. Suç duyurularını toplayan savcılık 2011 yılında soruşturma başlattı. Dava sonucunda dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Fakat ikisinin de vefat etmesiyle Yargıtay tarafından dava düşürüldü.
Açtığı yaralar bugün hala kapanmayan darbe bugün Türk Demokrasinin kara günü olarak adlandırılıyor.