Kuyumcuların Hakimiyetindeki Kapalıçarşı ve Hikayesi
Nesiller boyu ticaretin kalbinin attığı nokta olan Kapalıçarşı, günümüzde de İstanbul’un en merkezi konumlarından biridir. Eşsiz el işçiliği eserlerden, paha biçilemez ziynet eşyalarına kadar her türden malzemenin bulunduğu çarşının kendine ait bir kültürü de mevcut. 60 kadar sokak, kervansaraylar, medreseler ve mescitler bulunduran çarşı adeta ufak bir ilçe büyüklüğündedir. Yüzyıllar boyu kendini ve kültürünü koruyan ve bugün de devam ettiren çarşının hikayesi ise İstanbul’un fethine dayanıyor. Bu yazımızda dünyanın en eski Alışveriş merkezlerinden biri olan Kapalıçarşı’nın hikayesine göz atacağız.
Ekonomiyi Canlandırma Planı
Fetih sonrası İstanbul’un ekonomisini tekrar canlandırmak için alınan insiyatiflerden birisi bir marketin kurulması olmuştur. Kapalıçarşı’nın kalbini oluşturan Eski Bedesten ve Cevahir Bedesteni‘nin ne zaman inşa edildiği tam olarak net değildir. Bizans döneminden kaldığı tahmin edilmektedir ve Eski Bedesten’in girişinde bulunan Bizans Kartalı’da bunu işaret etmektedir. Ancak 1460 yılında Fatih tarafından başlatılan Yeni Bedesten’in inşası Kapalıçarşı’nın kuruluş yılı olarak kabul edilmektedir. Bedesten hızlı bir şekilde tamamlandıktan sonra Ayasofya Vakfı‘na devredilmiştir.
Çarşı’nın Şekillenmesi
İnşa edilen yeni bedesten Bursa’da üretilen kumaşların ticaretinin yapıldığı bir merkez haline geldi. Özellikle sandal kumaşının çok rağbet görmesinin ardından bedestene Sandal Bedesteni ismi verildi. Cevahir bedesteninde ise çoğunlukla mücevherler ve altın ticareti yapılıyordu. Sultan Süleyman döneminde çarşı çevresinde açılan dükkanlar ve bedestenlerin birleşmesiyle beraber büyük çarşı günümüzdeki halini almaya başlamıştır. 17. Yüzyılda son şeklini alan dünyanın en büyük çarşısı, zaman içerisinde hasarlar alsada hala yıllara meydan okumaya devam ediyor.
Kapalı Çarşı Kültürü
Osmanlı’nın altın çağında, 3 kıta üzerinde nüfuzu ve Asya, Avrupa arasında transit yolların kontrolu sayesinde çarşı, Akdeniz’in en önemli ticaret merkezi haline geldi. Çarşı bütün dükkanların büyüklüğü aynı olacak şekilde inşa edilmiş olup ticaret lonca kültürü çevresinde şekillenmiştir. Günümüzde Fesçiler Caddesi, Terlikçiler Sokak gibi sadece isimleri kalsa da sokaklar benzer ürünlerin satıcılarına ayrılmış olup bu satıcıların rekabeti yasaklanmıştır. Ürünler içeride bulunan tezgahta üretilir ve aynı şekilde alışverişte içeride gerçekleşirdi. Lonca kahyaları fiyatları ve vergileri belirler buna göre bütün ticareti şekillendirirdi. Bütün dükkanların aynı yerde olması aynı zamanda bütün esnaf için faydalıydı. Bütün çarşının kapanması ve çarşı içerisinde dolaşan bekçiler sayesesinde hırsızlığın önüne geçilmiş oluyordu.
Günümüzde Kapalıçarşı
Kapalıçarşı eski İstanbul’un tam merkezinde bulunmaktadır. Suriçi bölgesinin en güzide merkezleri olan Nuriosmaniye, Mercan ve Beyazıt’ın ortasında bulunan çarşı Günlük 250.000 ile 400.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Yılda yaklaşık olarak 91 milyon turist ağırlayan çarşı aynı zamanda 26.000’e yakın kişiye de istihdam sağlıyor. 4.000’e yakın dükkana ev sahipliğ yapan çarşı geçmişin izlerini taşısa da günümüzde çok daha farklı bir hale gelmiş durumda. Geçmişte olduğu gibi el işi ürünler hediyelikler ya da mücevher satışları devam ediyor. Ancak çarşı değişen dünya ile birlikte başta kumaşçılık olmak üzere belli sektörlerini kaybetmiş durumda.
Zamanın amansız değişimlerine meydan okuyarak günümüze kadar ayakta kalmış olan Kapalıçarşı bugün İstanbul’da en çok ziyaret edilen noktasıdır. Dünyada en çok ziyaret edilen turistik merkez konumunda olan Kapalıçarşı uzun yıllar daha bu ünvanını koruyacak gibi duruyor.