2001 Krizi, Türkiye’nin Yazar Kasa ile İmtihanı
2001 krizi, 90’lı yılların problemleri ve hatalarının birikiminin ekonomide ve siyasette patlamasının bir sonucuydu. Çözülemeyen yüksek enflasyon ve kamu harcamalarının üstüne bir de ülke tarihinin en yıkıcı depremlerinden biri gerçekleşince kriz patlak verdi. Bütün bunların yanında bir de siyasi yönetimde gerçekleşen dalgalanmalarla, kriz önü alınamaz bir çığ gibi büyüdü. Ülkemizin yeni yüzyılda yaşadıklarının bir nevi sebebi olan kriz bir çok reformun başlamasına da sebep oldu. Yazımızda yakın tarihimizin en önemli olaylarından biri olan bu ekonomik krize mercek tutacağız.
Krizi Hazırlayan Sebepler
1994 Krizi
1980 darbesinin ardından başa gelen Turgut Özal ile beraber Türkiye’de daha serbest bir ekonomi yönetimi uygulanmaya başlandı. Ancak 90’lı yıllarda gerçekleşen krizler ülke ekonomisini oldukça kötü etkiliyordu. 1994 yılında gerçekleşen kriz daha büyük patlak verecek olan krizlerin ilk habercisiydi. Kısacası kamu harcamalarının, gelirlerinden fazla olması sebebiyle gerçekleşen kriz kısa vadede çözülmüştür. Alınan 5 Nisan Kararları ile devlete ait firmalarda kısmi özelleştirmelere gidildi. Ayrıca %38 oranında gerçekleşen devalüasyon sonrasında ekonomik durgunluğun az da olsa önüne geçilmiş oldu.
1998 Asya Ekonomileri Krizi
Asya ülkelerinde meydana gelen ekonomik daralmalar ülkemizi de olumsuz yönde etkiledi. Dünya ekonomisinde büyük paya sahip Çin ve Japonya gibi ülkelerde başlayan krizler ülke ekonomisini de sarstı. Bu krizin Rusya’da yerel bir krize dönüşmesinin ardından Türkiye büyük bir darbe aldı. Rusya’da gerçekleşen kriz, ülkenin ihracatta ve turizmden elde ettiği gelirlerin daralmasına sebep oldu.
99 Depremi ve Etkileri
Türkiye’nin lokomotifi konumunda olan Marmara Bölgesi 1999 yılında 2 büyük depremle sarsıldı. Binlerce insan hayatını kaybetti binlercesi ise yaralı olarak kurtuldu. Ülkenin ekonomik olarak en değerli bölgesinde meydana gelen depremler tahminlere göre 12 – 20 milyar dolar arasında zarara neden oldu. Ayrıca altyapının yok olması ve kalifiye elemanların da eksilmesiyle üretimde büyük sıkıntılar baş göstermeye başladı.
2000 Yılı Finansal Krizi
Likidite krizi olarak da adlandırılan bu kriz çoğu zaman 2001 krizi ile karıştırılır. Bunun en büyük sebebi ise 2001 yılında gerçekleşecek krizi hazırlayan en önemli olaylardan biri olmasıdır. IMF’in desteğiyle 3 yıllık enflasyonu düşürme programı hazırlandı. Program çerçevesinde olumlu gelişmeler baş gösterdi bunlardan en önemlisi yabancı sermayenin ülkeye tekrar girmesiydi. Ancak artan ithalatla beraber dış açık neredeyse kontrol edilemez bir hale gelmişti. Kurun değerlenmeye başlamasıyla beraber likidite sıkışıklığı yaşanmaya başladı. Ekim ayında %39 olan gecelik faizler, Kasım ayına gelindiğinde %95’e, sene sonunda da %183’e kadar ulaştı.
“Ya Okumuyorsunuz Ya Da Okuduğunuzu Anlamıyorsunuz”
Zaten darboğazda olan ekonominin fişi ise 19 Şubat 2001 tarihinde gerçekleşen MGK toplantısında çekildi. Çankaya Köşkü’nde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer liderliğinde toplanan kurul gergin başladı. Toplantının başında Sezer, dönemin Başbakanı Ecevit‘in Devlet Denetleme Kurulu üzerine söylediği “Denetlemenin denetlemesi mi olur?” sözlerini üzüntüyle karşıladığını belirtti. Bunun üzerine Ecevit, Cumhurbaşkanı’na “Yetkimize müdahale ediyorsunuz.” diye çıkıştı. Bunların üzerine Cumhurbaşkanı, Anayasa Kitapçığını Başbakan’a doğru fırlatarak “Ya bu Anayasa’yı okumuyorsunuz ya da okuduğunuzu anlamıyorsunuz.” dedi. Bu sözlere tepki ise Başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan‘dan geldi. “Seni halk seçmedi üç lider buraya getirdi Başbakan’la böyle konuşmazsın nankör.” dedi. Bu tartışmanın ardından Başbakan ve kabine salonu terk etti ve büyük bir krizin fitili ateşlenmiş oldu.
2001 Krizi ve Etkileri
Toplantıyı terk ettikten sonra Başbakanlık makamına dönen Ecevit ve yardımcıları yaptıkları açıklamada belki her şeyi yatıştırabilirlerdi. Ancak sinirden sesi titreyen Ecevit, yaptığı açıklamada bunun bir devlet krizi olduğunu söyleyince dananın kuyruğu koptu. Zaten diken üstünde olan ekonomi tekrardan krize girdi. 14.6 oranında değer kaybeden İstanbul Menkul Kıymetler Borsası çöktü. 7.6 milyar dolarlık yabancı yatırım ülkeden çekilme kararı aldı ve faizler %760 oranlarına fırladı. Bunların ülkeye bilançosu ise ağır oldu. Yaklaşık 800.000 işsiz, %150’lik enflasyon oranı ve %10’luk bir küçülme ile ülke ekonomisi büyük oranda daraldı.,
Sayın Başbakanım Al, Ben Bir Esnafım
2001 krizi denince hepimiz aklına kazınan olay ise yazar kasa eylemiydi. Ecevit Başbakanlık’tan ayrıldığı sırada, Esnaf Ahmet Çakmak yazarkasasını Başbakan’a doğru attı. “Sayın Başbakanım Al, Ben Bir Esnafım” cümlesini ise hepimizin hafızalarına kazıdı. 2001 krizi ile hemen hemen özdeşleşen bu olay vatandaşın yaşadığı durumu da gözler önüne seriyor.
Kurtuluş Kemal Derviş
Ülkenin yaşadığı krizlerin üstüne Ekonomist Kemal Derviş Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na atandı. O günlerde Dünya Bankası’nda çalışan Derviş görevinden ayrılarak Türkiye’ye geri dönüş yaptı. Hazırladığı Güçlü Ekonomi Programı ile ilk olarak IMF ve Dünya Bankası kredileriyle üretimi ayağa kaldırmayı hedefledi. Ardından meclisten geçirilen ve “Derviş Kanunu” olarak adlandırılan kanunlar ile ülke ekonomisin bir çok kanayan yarası sarıldı. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, özelleştirmelerin arttırılması ve rekabetin teşviki desteklendi. Ayrıca makroekonomik planlamaların zenginleştirildi ve finansal sistem radikal bir şekilde yeniden yapılandırıldı. Kemal Derviş’in gelmesiyle hem iç hem dış piyasada ekonomik istikrarın sağlanabileceği imajı çizildi. Göreve gelmesinin ardından cari açıkta azalma yaşanması, ihracatın artması ve turizm gelirlerinde yükselme gözlendi. Yaşanan gelişmelerin ardından ülke krizi hedeflenen en asgari hasarla atlattı.
2001 Krizi ülkemizin yakın tarihinin en önemli olaylarından biridir. İçinde bulunduğumuz siyasi ve ekonomik durumu anlamamıza ışık tutan olaylardan biridir.