Ayşe Tatile Çıksın! Kıbrıs Barış Harekatı
Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de bulunan, geçmişten günümüze kadar askeri ve ticari stratejik konumu nedeniyle geçmişten günümüze kadar paylaşılamayan bir adadır. Bu ada üstünde bir sürü olay yaşanmış, hak iddaa edilmiş. Bu olaylardan birisi ise Kıbrıs Barış Harekatı olmuştur. Gelin bu harekatın detaylarını inceleyim.
Osmanlı Dönemi’nde Kıbrıs
Osmanlı döneminde Kıbrıs, Akdeniz bölgesinde önemli bir bölge olarak görülmektedir. Bunun nedeni ise Osmanlı’nın Doğu Akdeniz’de bulunan donanmasını yakan ve ticaret gemilerini yağmalayan Hristiyan korsanların bu adada barınmasıdır.
Tarih 1570 yılını gösterdiğinde Lala Mustafa Paşa komutundaki ordu ile Piyale Paşa komutasındaki donanma birlikleri karşılaştıkları bu olaylar sonucunda Kıbrıs’a doğru harekete geçerler. Yaklaşık 60 bin kişilik Osmanlı ordusu, Venediklilerin elindeki Kıbrıs’ı kuşatır. Kuşatmaya karşı gelmeye çalışılsa da, 4 Ağustos 1971 tarihinde Kıbrıs tam anlamıyla Osmanlı himayesine geçmiştir.
Uzun bir aradan sonra Osmanlı, 93 Harbi’nde Ruslara yenik düşüyor. Bu dönem içerisinde Ruslara çok fazla imtiyaz vermek istemeyen Osmanlı, Kıbrıs’ı Birleşik Krallık’a 92.8 bin sterline 50 yıllığına kiralıyor. Bu kiralama süreci içerisinde mülkiyet Osmanlı’nın olsa da, yönetim tamamen İngilizlerin eline geçiyor.
I. Dünya Savaşı sırasında ise Osmanlı’nın Almanlarla birlikte savaşa katılması sonucunda İngilizler Kıbrıs’ı ilhak edip vali atıyor. Savaş sonucunda ise imzalanan Lozan Anlaşması’nda İngilizlerin ilhakı herkes tarafından tanınıyor ve Türkiye Cumhuriyeti ilk konsolosluğunu bu bölgede açıyor.
Kıbrıs’ın İngilizlerden Kurtuluşu
Lozan Anlaşması sonrasında İngilizlerin ilhakı tanınsa da, adada bulunan Rumların Yunanistan’a katılmak istemesi (Enosis), İngilizlerin buna izin vermemesi durumu günden güne kötü etkiliyordu. Rumlar ilk başta adadan İngilizlerin gitmesi için bağımsızlık harekatına başladılar. Takvimler 1954 yılını gösterdiğinde ise adada bulunan Rumlar kendi içlerinde Yunanistan’a bağlanmak için referandum yapar. Referandumda çıkan Evet sonucunu sonucunu Birleşmiş Milletler’e götürür. Adadaki Türkler ise bu duruma karşı çıkmaktadır. Sonucunda ise BM adada Türkler olduğu için bu talebi red eder. Artık Rumlar sadece İngilizleri değil Türkleri de adadan göndermek istemektedir.
11 Şubat 1959‘da Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan devletleri ile Kıbrıslı Türk ve Rum toplulukları ile imzalanan Zürih – Londra Sözleşmesi ile artık Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasının önü açılmış ve tarih 16 Ağustos 1960‘ı gösterdiğinde bağımısız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu ilan edilmiştir. Artık Kıbrıs, Rumlar ve Türkler ile ortak bir şekilde yönetilecek ve iki ulusta eşit hakalara ait olacaktır.
Kıbrıs’ta Bölünme
Takvimler 1963 yılını gösterdiğinde Cumhurbaşkanı Makarios, alınan kararlara karşı çıkarak Türklere gereğinden fazla taviz verdiklerini ve haklarının azaltılmasını istemeye başlamıştır. Bunun için meclise birçok kez teklif sunmuş ama bu teklifler Türk taraflarında red edilmiştir.
Artık Rumlar Türklerin haklarını elinden almak için silahlanmaya başlamıştır. Türk köylere baskınlar yapmış ve Rum polisinin desteğiyle iki Kıbrıslı Türk öldürülmüştür. Bu olay ise tarihe Kanlı Noel olarak geçmiştir.
Bu dönemlerde ise garantör ülke konumundaki Türkiye tüm herkese seslenmeye çalışmış ama kimse bu konunun üzerinde durmamıştır. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü blöf yapmak istemiş ve Kıbrıs Harekatı düzenleyeceğini söylemiştir. Ancak Türkiye’nin bu harekatı yapacak bir askeri gücü bulunmamaktadır. Bunun yapmasının nedenlerinden biri Yunanistan’ı korkutmak diğeri ise Amerika’nın bu gidişata dur demesini sağlamaktır. Ancak işler istenildiği gibi gitmemiştir. İnönü durumu bildirir ve harekat için hazırlandıklarını Amerika Başkanı Johnson’a bildirir. Amerika ise duruma sert bir şekilde geri dönüş yapar ve böyle bir harekatın kabul edilemeyeceğini İnönü’ye bildirir. Bu olay ise “Johnson Mektubu” olarak tarihe geçer.
Kıbrısta olaylar günden güne büyüyor ve Türkler azınlık olarak sıkıştırılıyordu. 1973 Kasım’da Yunanistan’dan bir haber geldi. Yunan ordusundan bir grup subay darbe yapmış ve yönetimi ele geçirmişti. Yunanistan yönetimi artık Kıbrıs’ta söz sahibi olmak istiyor ancak Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Makarios, askeri yönetim süresince enosisi desteklemiyordu. Bu nedenle Kıbrıs ve Yunanistan arasında gerginlik oluştu. Yunanistan EOKA’yı destekliyor ve Kıbrıs’ı ele geçirmeye çalışıyor, Kıbrıs yönetimi ise bu konular hakkında istihbarat alıyor ve Yunanistan cuntacıları ile işbirliğini engelleme çalışıyordu.
En sonunda 15 Temmuz 1974 günü Yunan cuntacıları Lefkoşa’daki yönetim binasını bastı. Sonrasında ise Kıbrıs bağımsızlığınının ortadan kalktığını ve halkın tehlikede olduğunu bildirdi. Bununla birlikte EOKA’nın tetikçilerinden Nikos Sampson başa getirildi.
Ve Harekete Geçiş
Kıbrıs’ta darbe yapılmasına karşı sessiz kalamayan Türk hükümeti garantör ülkeler olan İngiltere ve Yunanistan ile acil olarak toplanmak istedi. Ancak dabeci Yananlılar bu çağrıyı duymazdan geldiler. Bunun sonucunda Türk yetkililer ve İngiliz yetkililer toplandı. Türkiye yanına İngiltere’yi alarak durumu çözmek istiyordu ama İngilizlerde bu duruma sessiz kalmayı tercih etti.
Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, Londra’dan geldikten sonra harekat kararını verdi. Öncesinde Rauf Denktaş‘a bilgi verilir ve 20 Temmuz 1954 sabahı saat 06:04‘te Türk Silahlı Kuvvetleri adaya çıkarma yapar. Böylece Kıbrıs Barış Harekatı başlamış olur. Bu harekatı Ecevit bir Barış Harekatı olarak nitelendirir ve “Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrısı istila için değil, zorbaca bir istilaya son vermek için Kıbrıs’tadırlar.” açıklamasında bulunmuştur.
Harekattan kısa bir süre sonra Birleşmiş Milletler acil olarak toplanır ve ateşkes kararı alınır. İngiltere ve Amerika, Türk ve Yunan yetkililerini çağırarak masa başında durumun çözülmesini istemektedir. Cenevre’de toplanan heyetler 6 gün boyunca çözüme ulaşmak için bir fiil uğraşır. Türk yetkililerin verdiği tekliflerin hiçbirini kabul etmeyen Yunanlar, sürekli işleri oyalamak istiyor ve kendilerine destek toplamak için uğraşıyordu. Bu süre içerisinde ise Türk ordusu ve adada yaşayan Türkler savunmasız duruma düşebilirdi.
Dönemin Dış İşleri Bakanı Turan Güneş, bu görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağını anlar ve Ecevit’i arayarak “Ayşe tatile çıksın!” cümlesini kurar. Ayşe, Turan Güneş’in kızının adıdır ve bu cümle ikinci harekatın parolasıdır.. Bu cümle üzerine Kıbrıs’ta ikinci harekat başlar.
İkinci harekat ile birlikte adanın %35’i ele geçirilmiş, tutsak Türkler kurtarılmıştır. Bununla birlikte adanın güneyinde bulunan Türkler kuzeye, kuzeyinde bulunan Rumlar ise güneye taşınmıştır.
Harekatın Sonuçları
1975 yılında harekatın başarılı olması sonucunda, bölgede Kıbrıs Türk Federe Devleti kurulmuş, 1983 yılında ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak adını değiştirmiştir.
Harekattan memnun kalmayan birçok ülke Türkiye’ye yaptırım için hemen harekete geçmiştir. İlk ambargo Amerika’dan gelmiş, 3 yıl süre ile silah ambargosu uygulamıştır. Bunun üzerine Ecevit, Türkiye’deki bütün Amerika üssüne el koyar ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kontrolüne alınır. Bunun üzerine Amerika ve diğer ülkeler Türkiye’ye bir çok ekonomik ambargo uygulanmıştır.